6.12.2010

Bizi sattin almanyaya, rezil ettin su dünyaya!

6 vidividi
Dedem 80'lerin basinda almanyaya gitmis. Bütün cocuklarini teker teker getirtmis, son olarakda babam gitmis 88'de kismen politik, kismen ekonomik sebeplerden ötürü. Ben almanya dogumluyum. Hayatimin ilk 9 yili almanyanin cesitli sehirlerinde (ki almanyanin yarisindan fazlasini gördüm diyebilirim) göcebe gibi dolanmakla gecti. Bu yüzden ilk okula hic gitmedim,  kafadan orta okula basladim. Basladigimda temel egitimimin fen dersi disinda eksik oldugu belli degildi, her boku biliyordum o zaman. Kücükken cok zekiydim ben, sonradan bikkinlikla birlikte bir aptallik hali sindi ki üzerime sorma gitsin. Dedemin ve diger akrabalarimin yasadigi sehir, almanyadaki türkler icin nedense en rezil sehirdir. Orada normal bir hayata sahip olmak icin sanirim cok sorumlu, duyarli ve akli basinda olmak gerekiyor. Cok tatli bir batakligi vardir oranin. Battikca sikeyim böyle hayati cek beni icine yavruum ceeek diye orgazm olanlar vardir. Orada bulunan, bir sekilde oradan gecmis yada yasayan herkes bu batakliga elini kolunu yada baska uzuvlarini batirmistir. Ama mesele batirmakda degil yegen, mesele kendini cekmesini becermekte. Kendini batmaktan kurtaramayanlar tamamen serseri, sersefil, apaci bir bohem hayati icerisine girer.

Kiraathane tarzi kahveleri vardir mesela. Orada her türlü kumar cesidini bulasa bilirsiniz. Bu bahs ettigim insan toplulugunun % 56 buralarda barinir. Genel de evlerinde bekleyen Türkiyeden ithal ettikleri kaderine söven bin pisman esleri ve onlardan olan zavalli cocuklari vardir. Bu cocuklar büyüdükce kimisi emo, kimisi müslümcü kimiside babalarinin yolunda emin adimlarla yürür. Sadece cok kücük bir kismi akli basinda insanlar olmayi akil eder. Dedigim gibi batakligi tatlidir, insanin bide bahanesi varsa lüp diye atlar icine.

Geri kalan kisim daha cok apaci bohem hayatina yakin kisim. Bunlar birahanelerde görülür. O birahaneyi büyük ihtimalle bir türk isletiyordur ve birbirinden güzel genel olarak slav ülkelerinden gelmis garsonlar calisir. Agizlarinin suyu aka aka biralarini yudumlarlar, ve onlarinda evlerinde bekleyen hayattan bezmis perisan bir bayirgülü vardir.

Kadinlar daha cok beraberce oyun parklarinin cevresinde cekirdek citleyerek toplasirlar. Muhabbetler el isi örneklerinden baslayip kimin karisinin kime fingirdedigine gelir. Erkeklerin hepsi ayni mal oldugundan dedikodulara pek konu olmazlar, cünkü birinin kocasindan bahs ederken laf kendi kocalarina da degiyor. Günler onlar icinde böyle bos beles geciyor iste..

Gencler daha karmasik bir gruptur. Sehrin merkezinde her daim asiri makyajli 14-17 yas arasi kizlar göre bilirsiniz. Bunlar o bahs ettigim müslümcülerdir iste, her ne kadar araya romantik rnb ve rap karissa da müslüm babadir! Bu yastaki erkeklerin HEPSI en az bir kere rap yapmaya calismislardir. Bunlarin bide bir üst grubu vardir, onlar da cesitli club ve barlarda ismail yk ve boys anilar tarzi gruplar esliginde cosarlar.

Bu bahs ettiklerimin icinde siyrilip gelen cok dogru düzgün insanlarda vardir bu arada, yanlis anlasilmasin. Tüm bu sacmaliklara ragmen oranin ap ayri bir karizmasi vardir. Kendini sevdiren kücük bir sehirdir iste. Belki de ne yasadiginin nerde yasadiginla bir önemi yoktur, ne yasadigin senin kendi sahsi malligindir. Belki de herkesin dedigi gibi sosyal cevre yasam sartlari falan filan yaneee..

Bunu kesinlikle dinleyin!
Read full post »

4.12.2010

Faşistanbul

3 vidividi
Türkiye'den döneli bir hafta oldu.. Sadece 7 güncük süren istanbul gezim aglaya aglaya dönmeme sebep oldu.. Ulan su borclar falan olmasa, biraz da param olsa da oraya yerlessem! Burada ömrümüz buz tutuyor resmen. En son duyduguma göre -22 dereceymis.. Artik biri bana hava su kadar soguk dediginde söylemeyin diyorum. Sanki bilmeyince hava isinicak.. Ne güzel yerdir orasi ya, bir kere insanlari cok sicak kanli -bazisi biraz asiriya kacsa da-. Ilk gördügüm yerler bende tam bir hayal kirikligi yaratti, akrabalarim istanbulun en muhafazakar en sagci en fasist yerinde yasiyorlar (hic biri de sagci yada muhafazakar degil). Akrabalarim da kismen hayal kirikligiydi, ben anladim ki bizim sülalenin yarisindan fazlasi zir deli! Kendi anlatip kendi gülen bir teyzem var mesela, dünyanin en sacma seylerini anlatir ve kahkahalari yüzünden sandalyeden düser, bu gercekten oldu yani.. Simdi düsününce komik geliyor ama o anda oradayken onun halini sadece uzayli görmüs gibi hayretle izliyorsun.. Tanimayan biri olsa ''bacim sizin bu boslafagülertun gezegeninde iltica kabul edilir mi'' diye sorabilir.. Öyle bir gezegen olsa orali olmak isterdim, düsünsene lan bütün gün bos bos gülüyosun!

Istanbulun diger taraflari cok güzel! O karisikliga bayildim bittim, bi fotograf makinamin olmamasi icime nasil dert oldu.. Ben karisik yerleri cok severim, böyle herseyden bir parca olan yerleri.. Bu kadar yüzeysel bakmayinca o karisik da yasamanin hicte kolay olmadigini anlaya biliyorum ama yine de yüzeysel bakmak cok güzel ya! Haydarpasa'yi yakmislar! Serefsizler, halbuki ben istanbula ilk girisimi köyden indim sehire edasiyla o merdivenlerden yapmistim. Simdi o güzel animi otel mi yapacaklar!? Yakarim o oteli!

Sadece msn'den tanidigim, ama tanistigimda da sanki beraber büyümüsüz gibi his ettigim kuzenimle istanbulun her deligine gitmeye karar vermistik ama zamanimiz yoktu.. Biz de en populer yerlerini gezdik. Erken uyanamadigimiz icin müze falan pek bir yer göremedim ama saint antuan klisesine kahveyle girmek gibi bir gerizekalilik yaptim. Bi de Orhan Kemal müzesine gittim ki cok mutluyum bunun icin, onun kitaplarini bula bilmek icin az ugrasmamistim zamaninda. En sevdigim yazarlardan biridir diye bilirim.  

Kadiköy'de tam denizin dibinde ki Elif Cafe her istanbula gittimde gidecegim bir yer olacak. Her ne kadar buradaki arkadaslarim ay ben gitmem öyle ikinci sinif yerlere desede, hem denizin tam dibinde olup hemde bukadar mütevazi olmayi basardigi icin benim gönlümün cafesi orasi artik. Akrabalarimin yasadigi yerde ki Dede Korkut cafesinden sonra tabi, orasi o semtin parisi gibiydi.. Sanki parisi karadenizli bir amca isletiyor, hem cok güzel hem kah güllüden kah ibrahim tatlisesden kah karadeniz türkülerinin aniden calabildigi bir paris. düsün artik.. Eminönünde karsidan karsiya gecmek büyük dert. Tophane'deki o yere neden amerikan pazari diyorlar hic anlamadim. Italyan yokusunu cikmak yine büyük dert, oraya bide bogazkesen yokusu diyorlarmis.. ciktiktan sonra keske bogazkesen-götkuculten yokusu deseler ya diye düsündüm, insan 3-5 defa ciksa orayi 10 kg verir anasini satim! Istiklal caddesinde kuzenim birden aa erman toroglu dedi, ben adami taniyabilmek icin neye benzedigini hatirlamaya calisirken gecip gitmis. Istiklal caddesi güzeldi. Cihangire bittim bayildim, eski bina hastaligi var bende. Sendromlari eski bina görünce fotograf makinasi bulmak istemem bulamayinca etrafimdakilere niye getirmediniz lan diye küfür etmemdir. Kuzen nasibini aldi.. Cihangire her nekadar su kafama taktigim adami ben senin benim yanimdan gecebilme ihtimalini sevdim diyerekten gittiysemde, gittikten bir süre sonra bunu unuttum. Orhan Kemal müzesi oradadir bu arada. Sadece 7 gün kalabildigim ve bu 7 günün ilk 3 -4 günü akraba ziyaretiyle gectigi icin pek bi gözlem yapmaya vaktim olmadi, ama bu ay tekrar gidiyorum ve umuyorum ki ozaman istedigim heryeri görürüm.

Sanki ne yazsam ne desem az gelecekmis gibi geliyor. Ah bigün tek basima gidebilsem! Annem babam ve hickimse olmadan yanimda. Insanlar türkiyeye ilk gidisim oldugunu ögrendiklerinde cok güzel türkce konustugumu söylediler:) Kendimi ifade etmekte zorluk cekmem cok oldu yinede..

Aslinda bu yazi cok düz oldu, benim oralarla ilgili his ettiklerim bu kadar düz degil. Daha kivrimli böyle kimil kimil.. Yok lan öyle de degilde ne bileyim en azindan orada olmak istiyorum..

Türkiyeden önce bir de 3 günlük almanya macerasi var.. O ap ayri bir konu..
Read full post »

Bir yanim ''leave everything and go'' diyor, diger yanim tek kelime ingilizce bilmiyor.

0 vidividi
Kisacik ömrü hayallerden ibaret cocuklar vardir.. hic bir bok becerememis, ve beceremeyecek olan. Tek mutlulugu baskalarinin mutluyken fotograflarini cekip o fotografin mutluluk süresinin gecmesini bekleyen cocuklar. O fotografin ani olmasini bekleyen. Hep bekleyen, ve zamani gelince artik cok gec olan cocuklar. O saaten sonra bunlarin hepsini kendine hayat bellemis, böyle gelmis böyle gecer'ci cocuklar.


Hep hayal kuracaksin.. kalp ritimlerin hayallerinin kivrimlarina göre atacak hep. Sana hersey ögretilmistir,
gercekcilik, yalnizlik, sefillik, güclülük, direnmek, isyan etmek, susmak, kuvvet... kimsesizlik.. mutlu olmayi ögretmek gelmemistir sefillerin aklina, onlar da ögrenmemistir zira.. Sen kendine ögrete bildigin kadarini anlamissindir, o fotograflarda ki gülümseler icini isitmistir.. Hep kendinle celisirsin bu yüzden, bencillikle baskalari icin yasamacilik arasinda gider gelirsin..


Cocuklugun yoktur ama cocuksundur.. cocuk hastadir, spastiktir, otistik, bilmem kac kisilikli ve yoktur.. Hasta bakicisi bikkindir, istemeye istemeye bakar cocuga..


                                                                           *


Istanbul muthis bi yer.. Asik oldum desem cok az kalicak.. 7 güne sigdiramadim pek bisey, ilk 3-4 günü akraba ziyaretiyle gecti zaten.. Istanbulu uzun uzun yazmak gelmiyor suan icimden, ne desem az sanki.. Bide ruh halimin kafasi 1 milyon.. Bidaha ki yaziya artik!
Read full post »
Blogger tarafından desteklenmektedir.